Geçen hafta apar topar bir iş seyahati gündeme geldiğinde ufak bir hesapla seyahatimin regl dönemine denk geleceğini hesaplamıştım ve biraz endişe de etmiştim. Hemen doktorumu aramış ve kendisine adetimin 2. günün muhtemelen benim seyahatte olacağım tarihe denk geleceğini söylemiştim. Biraz düşündükten sonra olacağına bırakmaya karar vermiştik. Öyle ya, daha histeroskopi üzerinden az bir zaman geçmişti (yarın 4 hafta olacak) ve biz başlayıp başlayamayacağımızı bile bilmiyorduk ki.
Bende PMS'imle birlikte bir iş gezisinin tadı nasıl çıkartılırsa öyle çıkarttım işte tadını (bu da başlı başına bir yazı konusu esasında).
Ve gittiğim gün aslında regl olmayı beklerken, tam da dönüş günü regl olunca çok sevindim. Alana iner inmez bir yolunu bulup yanlız kaldım ve doktorumu aradım. "Yarın gel" dedi. Yani daha önce ayarladığımız gibi regl'in 2. günü muayne edecekti beni.
Cumartesi günü saat 9 da olan randevum gün içersinde saat 7,30'a alındı. Bende Cuma gününün yorgun argın öğleden sonrasını internette gezerek, bol bol mail atarak ve bavulumu boşaltarak geçirdim.
Akşamına da güzel bir sandviç sonrası, sevgili zevcem'le hasret giderdikten sonra erkenden uyudum ve kendimi Cumartesi sabahına hazırladım. Cumartesi de sabahın erken saatinde evden çıktık ve 5 dk gecikme ile soluğu Umut Tüp Bebek merkezinde aldık. Doktorum Enver bey (onunla nasıl tanıştığım konusunda da ayrı bir yazı yazmam gerekiyor sanırım) muayne ettiğinde Histeroskopi sonrası herşeyin güzel göründüğünü ve özelliklede sol yumurtalığımda 4 yumurtanın olduğunu söyledi ve sonrasında beni odasında beklediğini söyledi.
Giyindim ve yanına gittim. Bu aralar programımın nasıl olduğunu sordu.
"İş gezilerim yok, planlamıyorum en azından şimdilik. Sadece 30 Nisan - 4 Mayıs arası fuarım var" dedim.
Takvime baktı ve "23-26 Nisan haftası işini bitiririm" dedi.
"Nasıl yani"
"Tedaviye başlıyoruz"
Kelimenin tam anlamıyla kalakaldım. Nasıl yani. Ben internette birazcık bakmıştım. Uzun protokol vardı, 21. günde başlardı. E o zaman şimdi bu neydi? Doktora sormaya kafam basmadı o an. İnternette herşeyi araştırmak istemiyordum. Bu serüvende artık bir doktora güvenmek ve genele değilde, kendime bakmak istediğimden ve fazla bilginin kafamı karıştırmasını istemediğimden o an sormak aklıma gelmedi (hatta şimdi bile nette araştırma yapmak istemiyorum).
Enver Bey o arada bana ilaçlarımı anlatıyor. Ama ben hala başka bir boyuttayım. Bu kadar çabuk beklemiyorum. Belkide bu zamana dek hep bir engelin çıkması; eh birazda hala herşeyi planlı programlı yapma isteğim. Bilemiyorum. Sadece şapşallaştığımı fark ediyorum. Evet şapşalım tam anlamıyla. Anlamıyorum. Enver Bey açıkladıktan sonra hemşireyi çağırıyor ve gerekli açıklamaları yaparak bol şans diliyor bana.
Ben ona nasıl görünüyorum bilmiyorum ama kendimi kesinlikle şapşal hissediyorum. Onun yorgun gözlerinde ise bir umut ışığı/parıltısı görüyorum. Ve hala şapşal bir vaziyette Hemşirenin peşinden gidiyorum. Bana Doktorun anlattıklarını anlatıyor. İğneye bugün başlamam gerektiğinden nasıl yapmam gerektiğini anlatıyor. Benim yüreğim halen pırpır ediyor. O iğnenin nasıl kullanıldığını biliyorum. Yıllardır babamın kendisine iğne yapışını izlediğim gibi, eylül ayında amerikanda bir aşılama girişimimiz olmuştu ama ne yazıkki aşırı yumurta uyarılması neticesinde (OHSS) denemeyi yarıda kesmiştik.
Ben yinede hemşireyi yarım yamalak dinliyorum.
Doktorun verdiği bir ilacın bir multivitamin olduğunu öğrendikten sonra da daha önce bana başka bir vitamin önermiş olmasından dolayı yanında bitiyorum yine.
Evet, Megadyn'e devam edebilirim. İşim bitiyor. Ne kadar sürdü, ne oldu ne bitti; farkında değilim. Deli gibi Aşkımı arıyor gözlerim. Saniyeler dakikalar gibi geçiyor. Oysa ona bu haberi bir an önce vermeliyim. Yanına gitmeden; bankodan resimlerimizi teslim alıyorum. Evlilik cüzdanı ve kimliklerimizi zaten Koca Aşkıma teslim etmişler.
Sesimin titremesine engel olamıyorum.
"Başlıyoruz Aşkım"
Şaşkın şaşkın bakıyor o da bana. Sanırım o da beklemiyor. Birlikte çıkıyoruz. Ne konuşuyoruz, ne soruyor, ne anlatıyorum bilmiyorum.
İğnenin sarı-lacivert kutusunu gösteriyorum ona.
Şaşkın bir vaziyetteyiz.
Üsküdar'a kahvaltıya gitmeye karar veriyoruz.
Nautilius önlerinde Aşkım bana ne hissettiğimi soruyor.
"Şaşkınlık, heyecan" diyorum.
Tıkanıyorum.
Ağlamaya başlıyorum çünkü.
O da biliyor kesin ağladığımı.
Ama bu sefer bir şey söylemiyor.
Sessizlik hakim oluyor.
Bir ara "23 Nisan haftası demek. Çok çabuk ya" diyor.
Sessizleşiyoruz.
Usulca elimi tutuyor.
Sessize Üskdara doğru yol alıyoruz. Arabamızı park edip, meydana yürüyoruz. Umut, heyecan, inanamama.....Duygularım karmakarışık. Sabahın körü olmasa, diğer ilaçları alıp okuyup, hazırlanacağım kendimce. Ama daha sabahın körü. Aşkım'da sersemlemiş olacakki Üsküdarda nerede kahvaltı yapacağımızı soruyor bana. Benim de aklıma bir yer gelmiyor. Oraya bakalım, buraya bakalım derken, yolda Kuzen P.'yi görüyoruz. Onun tavsiyesi ile bir pastaneye giriyoruz. Gerçekten de kahvaltı harika, simit sıcak, çaylar harika (çay sevmeyen ben bile 2 fincan içtim) Kuzen P. sporuna gitmek için yoluna devam etti, bizde daha önceden ablamla konuştuğumuz üzere Göztepe'ye yola çıktık.
O arada da Çarşamba günü üzerimde para taşımamak için de merkeze bir kısım ödeme de yaptık ve soluğu ablamlarda aldık.
Ablamın tüp bebek mucizesi teyzesinin kokoşu da uyuyordu. Bir gece öncesini onlarda epeyce maceralı geçirdiklerinden hanımefendi derin derin uyuyordu. Bizde abla-kardeş bir yandan kahvaltı hazırlıkları yaparken (onlar için kahvaltı; bizim için öğle yemeği) diğer yandan da muhabbet ediyorduk.
Derken bizim minik Prenses uyandı ve ben her zaman olduğu gibi dünyayı ve zamanı unutup onunla oyunlar oynadım, üzerini giydirdim, eğlendim ve onu sürekli öpüp kokladım. Bu seferki gidişimizde birde minik hanımı sevgilimle birlikte Gap'a; yani Park'a götürdük. Nasıl eğlendi, nasıl eğlendi anlatamam. Dilerim yüzündeki o gülücükler asla eksilmez.
Gerçi ben üzerimdeki kazakla o sıcaklarda neredeyse kızamık çıkartacaktım ama neyseki aşkım aşkım benim parkta kalmak için çok direnmedi ve biz eve döndük.
Dönerken de ablamın komşusu Müjgan abla'ya uğradık. Kendisi eczacı olup, ablamın ilaç temini konusunda hep yardımcı olmuştur.
Zaten onun Müjgan ablası, bizim de Gülşen ablamız var.
İlaçların çoğunu Müjgan abladan temin ettik. Sadece Koca Aşkımın içmesi gereken antibiyotik'den yoktu, onu da dün akşam eve gelene dek sorduğumuz 3. eczanede nihayetinde bulduk.
Müjgan abla ile hoş bir sohbet ardından (moral ve umut verici bir sohbet) tekrar minik Kokoşumla oynadık ve ilerleyen saatle birlikte eve döndük.
Koca Aşkım saçlarını kestirirken bende önce mutfağı toparladım, kırmızı kırmızı açan çiçeğime (ne çiçeği olduğunu bile bilmiyorum) yeni bir saksı sözü verdim ve akşamki davet için hazırlandım.
Aşkım gelince bişiler atıştırdık ve ikimiz de birer kutu antibiyotiğimizi (Zitrotek 1000 mg her birimiz için) içerek bu işe bir start vermiş olduk. Sonrasında her ne kadar sarımsağın fazla kaçmasından dolayı benim mide bulantılarım ve baş dönmelerim başlamış olsada güzel bir akşam geçirdik arkadaşlarla ve gece saat 1'e doğru yatağın yolunu bulduk. Sabah 8,30 da kalkmamız gerektiğinden, ben erken çalan saate off yine Pazartesi, yine iş diye söylenerek kapatırken, gece heyecandan olsa gerek saçma sapan rüyalar gördüğümü anımsadım ve canım daha da sıkıldı ama bugünün Pazar olduğunu ve bizim esasında Kuzenlerle ve onların hastane tayfası ile Çengelköy'de kahvaltı yapacağımızı anımsayınca yataktan zıplayarak kalktım ve elimden geldiğince güzel bir şekilde hazırlandım.
Dünden beri mde bulantılarım ve baş dönmelerim devam ediyor. Yine de bugün Çengelköy ve Hidiv Kasrında çok güzel vakit geçirdik, sonrada annemlere yemeğe uğradık.
Esasında annemle ve babamla bu durumu paylaşmayı, çocuk gibi şımarmayı çok istiyorum ama onların tüp bebek konusunda üzüleceğini düşünüyorum. Özellikle de annemin bunu kafasına takacağını düşündüğümden sadece onlara güzel bir müjde vereceğim günü düşünerek erteleme kararı aldım.
Ama yine de onların yanında şımarmaktan, kendimi küçük bir kız gibi hissetmekten alıkoyamıyorum....
Annemin güzel sebze yemekleri ile de sağlıklı beslenme konusuna geri dönmüş oluyorum.
Bu akşam saat 19 itibari ile de iğneme başlamış bulunuyorum.
Esasına niyetim öğlen saat 16 gibi başlamaktı ama iş yerinde hem iğneyi saklamak zor olacağından hem de rahat edemem diyerek akşam saatini seçtim....
Puregon 350 ml ile başladım ve bu akşam saat 19 itibari ile ilk dozumu oldum. Çarşamba günü de kontrolüm var. Yarın sabah da KG ölçümü yapmayı düşünüyorum. Aşılama esnasında 3-4 KG almıştım. Gerçi şimdilerde de oldukça KG aldım ama en son DR da ölçülen 57 KG giyimli bir ölçümdü. Regl öncesi 57 KG idim evde tartıldığımda; 1,5 KG şişlik muhtemelen inmedi (regl'in 3. günü ne de olsa iğneye başladım)
Tuzu tamamen kestim. Dünden beri midemin bulanmasından dolayı da tatlı istemiyor canım. Hem kendimin getirdiği hem de babamın getirdiği çikolatalar şu an ilgi alanıma girmiyor...
Evet, dün karar verildi ve bugün tekrar bir denemeye başladık.
Bu sefer aşılamada olduğundan farklı bir ruh hali içersindeyim.
Umarım güzel bir sonuç alırız...
Sevgiyle...
(Bu yazı esasında Pazar akşamı yazıldı ama teknik bir sorun nedeniyle bugün yayınlanabildi)